Gün ışığının etkisiyle gizlenen yıldızlar gece çöktüğünde o muhteşem görüntülerini gözler önüne sererler. Çıplak gözle bakıldığında bile yüzbinlerce yıldız görülebilirken bu gördüğümüz onların sadece küçük bir bölümüdür. Eğer yıldızlara uzaktan değil de daha yakın bir konumdan baksaydık içlerinden bazı yıldızların diğerlerine oranla daha parlak ışık saçtığını görebilirdik. Ayrıca gökyüzündeki yıldızlar tekil halde bulunabileceği gibi takım yıldızları olarak adlandırılanlar her açıdan aynı yapıda görülebilen farklı şekillerde oluşturabilmektedir.
Gökyüzüne Açılan Kapı
Geceleri gökyüzünün aldığı büyüleyici görüntü doğanın bize sunmuş olduğu en güzel manzaralardan birisidir. Karanlığın içerisinde inci taneleri gibi dizilmiş yıldızlar göz alıcı parlaklıklarıyla dururken, gezegenler de onların arasında gezinmektedir. İnsanların gökyüzü ve uzaya olan merakı asırlardır var olan bir durumdur. Bu sebeple de başlarda çıplak gözle yaptıkları araştırmaları teleskop olarak adlandırılan cihazları geliştirerek daha ileri seviyelere taşımışlardır.
İnsanlar Yıldızları İncelemeye Ne Zaman Başladı?
Araştırmacılar yıldızlar ve gezegenlerle ilgili ilk gözlemlerin MÖ 3000 yılına kadar dayandığını belirtmektedir. Babil ve Mısır uygarlıkları başta olmak üzere Ortadoğu ‘da yaşayan uygarlıkların çoğu yapmış oldukları astronomi çalışmalarıyla ilgili verileri tabletler üzerine kaydetmişlerdir. Ayrıca Mısırlılar tarafından yapılan piramitler de incelendiğinde belirli bir takım yıldız ve diğer yıldızların dizilişine uygun şekilde tasarlandığı ortaya çıkarılmıştır. MÖ 2800 yılında İngiltere ‘de gözlemevi olarak kullanılmak üzere yaptırılmış bir bina olan Stonehenge adlı yapı da geçmişte bu alanda büyük çalışmaların olduğuna kanıttır. Tüm bunların yanında günümüz astronomisine en büyük katkı uzay hakkında ayrıntılı ve gerçek bilgiler edinmemizi sağlayan teleskoplar olmuştur.
İlk Teleskopu Kim İcat Etti?
Gökyüzüne ilk yolculuk 1608 yılında Hans Lippershey adlı bir Hollandalı mucidin ilk teleskopu üretmesiyle başlamıştır. İlk teleskop Lippershey tarafından bulunmuş olsa da geceleri gökyüzünü incelemek amacıyla teleskopu kullanan ilk insan Galileo isimli bir İtalyan araştırmacıydı. 1609-1610 yılları arasında ilk gözlemlerini yapan Galileo Ay ‘daki kraterleri, Jüpiter ‘in uydularını ve Güneş lekelerini incelemiştir. Galileo ‘nun kullandığı teleskop küçük boyutlarda olsa da ilerleyen dönemlerde teknolojinin gelişmesiyle birlikte boyu metrelerce yüksekliğe erişen teleskoplar icat edildi.
Astronomlar Nerede Çalışır?
Astronomların çalışma alanları büyük kubbeler ve içerisinde yıldızlardan gelen ışıkların yansıtılarak toplanmasını sağlayan devasa teleskopların bulunduğu gözlemevleridir. Gözlemevlerindeki aynaların büyüklüğü 10 metreye kadar ulaşabilmektedir. Astronomlar teleskopları uzayı gözlemlemek için kullandığı gibi oradan gelen görüntüleri kaydetmede de kullanırlar. Bu sebeple gözlemevlerinin çoğu atmosfer tabakasının biraz üzerinde olan yüksek dağlara inşa edilir.
Radyo Teleskoplar Nasıl Çalışır?
Yıldızlar ışık demetlerinin yanında bazı radyo dalgalarını da saçmaktadır. Astronomlar da yıldızların bu özelliğinden yararlanarak radyo dalgalarını toplayarak görüntüler elde edebilecek gelişmiş teleskoplar icat etti. Radyo teleskopları ışık teleskoplarının aksine gökyüzünün bütün bölgelerini görüntüleyebilecek şekilde sağa, sola, aşağı ve yukarıya doğru hareket ettirilebilen büyük çanaklardır. Kavisli bir yapıya sahip olan çanaklar uzaydan gelen radyo dalgalarını toplayarak onları anten üzerine yönlendirir. Anten aracılığıyla alıcıya iletilen sinyaller de görüntüye dönüştürülmek üzere özel bilgisayarlara iletilir.
Uzay Teleskoplarının Özelliği Nedir?
Dünya ‘mızdan milyonlarca kilometre uzaklıkta bulunan gezegen ve yıldızlar hakkında en ayrıntılı bilgilere uzay teleskoplarıyla ulaşabilmekteyiz. Uzaydaki görüntüleri net bir şekilde kaydeden bu cihazlar atmosferden geçemeyecek yapıdaki X-ışınlarını da topladığı için diğer teleskoplara göre daha fazla bilgi aktarabilmektedir.
Dünya Üzerindeki Herkes Aynı Yıldızları Görebilir Mi?
Dünya ‘nın yuvarlak şekilli olmasından ve kuzey-güney ekseni üzerinde sürekli bir dönüş hareketi yapmasından dolayı gökyüzündeki yıldızlardan sadece kendi bulunduğumuz yarı küre üzerinde konumlanmış olanlarını gözlemleyebiliriz. Mesela kuzey yarı kürede yaşayan kişiler yılın her günü küçük ayı adlı yıldızı görebilirken güney yarı kürede bulunan insanlar bu yıldızı hiç göremez. Aynı şekilde güney yarı kürede yaşayan insanlar güney haçı takımyıldızını görebilirken, kuzey yarı küredekiler göremez.
Yıldız İşaretleri Nedir?
Güneş 365 gün boyunca belirli periyotlarla gök kubbe üzerinde bulunan yıldızlar arasında hareket etmektedir. Bu hareketi boyunca da diğer bir adıyla Zodyak takım yıldızları olarak adlandırılan 12 ana takım yıldızını ziyaret eder. Astroloji alanında önemli bir yere sahip olan Zodyak yıldızları yıldız işaretleri olarak adlandırılmaktadır.
Yıldızlar Gökyüzü Boyunca Hareket Eder Mi?
Gökyüzünde bulunan yıldızlara dikkatli bir şekilde baktığımızda takım yıldızlarının da tıpkı güneşin hareketine benzer şekilde doğudan batıya doğru bir gezinti yaptıklarını fark ederiz. Buna benzer şekilde yüzyıllar öncesinde yaşamış olan astronomlar yıldızların gökyüzünde belirli konumda durarak gök kubbenin dönme hareketiyle birlikte ilerlediklerini düşünüyordu. Onlara göre gök kubbe sabit şekilde yerinde duran Dünya ‘nın etrafında yıldızlarla birlikte dönmekteydi. Oysa ki günümüzde astronomlar tarafından yapılan araştırmalarda bu teorinin tam tersi bir durum belirtilmektedir. Yani gerçekte olan yıldızların ve gökyüzünün sabit kaldığı ve Dünya ‘nın hareketli olduğudur. Dünya ‘nın sonsuz bir boşluk olan uzayın içerisinde batıdan doğuya doğru yapmış olduğu dönme hareketi yıldızları ters yönde ilerliyormuş gibi algılamamızı sağlar.
Yıldızların Sıcaklığı Kaç Derecedir?
Devasa büyüklüklere ulaşabilen sıcak gaz kütlesi formundaki yıldızların iç sıcaklıkları sürekli ve ani bir şekilde değişir. Normalde yıldızlarınki kadar yüksek sıcaklıklara erişmek mümkün olmadığı için astronomlar yıldızların sıcaklıklarını renk ve parlaklıklarına göre tahmin ederler. Mesela bize en yakın yıldız olan Güneş sarımsı bir renge sahiptir ve sıcaklığı yaklaşık olarak 5500 derecedir. Bunun yanında sönmüş olan kırmızı renkli yıldızların sıcaklığı 3000 derece ve parlak mavi ya da beyaz renkli yıldızların ki ise 30000 dereceye kadar ulaşabilmektedir.
Evrendeki En Büyük Yıldız Hangisidir?
Sonsuz uzay ve uzay içindeki gök varlıklarının tümüne evren adı verilir. Gel gelelim ‘Evrendeki en büyük yıldız hangisidir? Şu ana kadar yapılan araştırmalara göre evrenin en büyük yıldızı UY Scuti’dir.
Güneşi en büyük yıldız olarak düşünüyorsanız yanılıyorsunuz demektir.
Güneş bizim için oldukça büyük bir yıldızdır. UY Scuti yıldızı Güneş’ten yarıçap olarak 1708 kat daha büyüktür. UY Scuti yıldızı Scutum ya da bir diğer adıyla Kalkan takımyıldızı içerisinde bulunur. Parlak kırmızı bir yıldızdır. Yaşadığımız yer olan Dünya’ya 9.500 ışık yılı uzaklıkta bulunur. Yaydığı ışığın şiddeti ile dillere destandır. Güneş’ten 30 kat ağırdır.
Ne Zaman Keşfedildi?
İlk olarak 1860’da Bonn rasathanesinde alman gök bilimciler tarafından keşfedilmiştir. 2012’de büyüklüğüne dair kesin veriler Şili’nin Atmaca Çölünde yer alan çok büyük boyutlardaki bir teleskop sayesinde elde edildi.
UY Scuti
Güneş’ten 340,000 kat daha parlaktır. UY Scuti, gökyüzündeki çıplak gözle görülen en büyük ve aynı zamanda parlak yıldızlar arasında yer alır. Akıl almaz bir büyüklükte olan bu yıldız dünyamıza olan ‘Devasa’ uzaklığı nedeniyle diğer tüm yıldızlar gibi çok ufak görünür (Güneş hariç). Güneş’in içerisine bir milyon adet Dünya sığdırabiliriz.
UY Scuti’ye ise 5 milyar güneş. Devasa büyüklükte olan UY Scuti yıldızı güneşimizin yerinde olsaydı Jüpiter yörüngesi içerisinde bile olabilirdi. Jüpiter’in Güneş’e olan uzaklığın 779 milyon kilometre olduğunu göz önünde bulundurulursa, UY Scuti yıldızının ne kadar büyük bir yıldız olduğunu anlayabiliriz. UY Scuti, bir süper yıldızdır.
Astronomi dünyasında nam salmış olan Canis Majoris yıldızının yerine geçerek evrendeki en büyük yıldız ismini almıştır. Kalkan takımyıldızında 38. sırada yer alır. Bazı hesaplamalar sonucunda yıldızın medyan yarıçapının 2.375.828.000 kilometre olduğu kanısına varılmıştır. UY Scuti etrafında meydana bir kalkan gibi etrafının saran disk yıldızın tam boyutunun belirlenmesini zorlaştırmaktadır.
İçinde var olduğumuz 13.8 milyar yaşındaki evrenimiz birçok gök cismine ev sahipliği yapıyor. Yıldızlar, gezegenler, göktaşları, nebulalar, kara delikler, uydular ve daha birçok şey. Bunların hepsinden ayrı olarak ise kuyruklu yıldız dediğimiz gök cisimleri var. Peki, ama tam olarak nedir bu kuyruklu yıldızlar?
Kuyruklu Yıldız Nedir?
Şüphesiz kuyruklu yıldız denilince ilk akla gelen Halley kuyruklu yıldızıdır. Her 68 yılda bir dünya üzerinden geçen bu yıldız güneş sistemimizde kendisine ait bir yörüngede seyreder. Aslına bakarsanız ne Halley ne de diğer kuyruklu yıldızlar birer yıldız değildir. Kar, buz ve kayadan oluşan bir güneş sistemi kalıntılarıdır. 13.8 milyar yıl evrenin oluştuğunda Gazlar sıkıştı ve güneşleri oluşturdu.
Etrafta yer alan kayalar ise birbirleri ile çarpışıp gezegenleri oluşturdu. Ancak bazı kaya parçaları kendilerinden daha büyük bir kara parçası ile çarpışması sonucu yörüngeden çıkıp dışarıya savruldu. Uzayın dondurucu soğuğunda gittikçe soğudular ve içlerinde molekül düzeyinde bulunan sular gittikçe soğudu ve buzu oluşturdular. Gittikçe soğuyan kuyruklu yıldızlar donmuş su kalıntıları ve karlar ile kaplanıp dış uzayda yaşamlarına devam ettiler.
Kuyruklu yıldızlar aslında sadece güneşe yaklaştıkları zaman görünürler. Bundan önce gözlemlemek neredeyse imkansızdır. Güneşe yaklaşan kuyruklu yıldız üzerinde ki yüksek ısıya dayanamaz ve içinde bulunan buzlar çözülmeye başlar. Bir anda yüksek sıcaklık altında kalan kuyruklu yıldız buz içerisinde kalan gazları salmaya başlar ve bizim gözle gördüğüm kuyruk ortaya çıkar.
Kuyruklu Yıldızlar Nereden Gelir?
Kuyruklu yıldızlar bizim dış uzay diye tabir ettiğimiz noktalara kadar gidebilir ve buradan tekrar geri dönüp yörüngesini tamamlayabilir. Aslında güneş sistemini çevreleyen bir kuyruklu yıldız yığınının tam ortasında yer alıyoruz. Bilinen 8 gezegeni çevreleyen bu yığın bizimle birlikte güneşin etrafında yolculuğuna devam ediyor.
Kuyruklu Yıldızlar Nasıl Meydana Gelir?
Kuyruklu yıldızın oluşumunu açıklamak için Güneş sisteminin dönüşüne kadar geriye gidilmesi gerekiyor. Güneş sistemi kalın moleküler, toz, buz ve molozdan oluşan bir buluttan meydana gelmekte ve uzayda dönmektedir. Bu dönüş sırasında Güneş biçimini alıyor ve artık parçacıklar da birleşerek kuyruklu yıldızını ve gök taşını meydana getiriyor. Sonraki yüz milyon sırasında yer çekimi bunların çoğunu bir araya getirdi ve yüzden fazla proto-gezegen şeklini aldılar.
Daha sonra şiddetli bir evre başladı ve gezegenler çarpışması sonucu 8 gezegen hayatta kaldı. Bu gezegenlerden biriyle bile birleşemeyen kuyruklu yıldızlar ise yeni gezegenlerin çekim gücü tarafından Güneş sisteminin en dışına itildiler. Gittikleri bölge doğrudan gözlenemiyor fakat bilim insanları yörüngelerini izlemektedir. Yörüngeleri geniş ve yavaş olmakla beraber Güneş’in etrafında dönmeleri 30 milyon yıl sürüyor. Bazı bilim adamları bunlara “uzun süreçli kuyruklu yıldızlar” diyor.
Kuyruklu yıldızlar, Güneş sistemimizde sistemin yaratılışından bu yana 4,6 milyar yıldır en ilkel maddelerini içerirler. Güneş sisteminin gizemini kuyruklu yıldızlarıyla çözümlemek mümkündür.
Kapkara Bir Kuyruklu Yıldız Dönen Bir Parlak Topa Nasıl Dönüştü?
Bunu sağlayan Güneş’tir. Bir kuyruklu yıldız Güneş’e çarptıkça ısı yüzeyini çatlatıyor ve içindeki katı buz gaza dönüşüyor. Güçlü Güneş rüzgârları gazı ve tozu dağıtarak milyonlarca kilometre uzunluğunda bir kuyruk oluşmasına sebep oluyor. Güneş rüzgârı çok kuvvetli olduğu için kuyruklu yıldızın kuyruğu nereye yönelirse yönelsin daima Güneş’ten uzağa gidiyor.
Kuyruklu Yıldız Büyük Tehlike Arz Ediyor
Kuyruklu yıldızlar hem yaratma hem de yok etme özelliklerine sahip olduğuna dair kanıtlayıcı nitelikte iddialar vardır. Şu bir gerçektir ki bir kuyruklu yıldızın Dünya’ya çarpması felaketin habercisidir. Bilim insanlarının bir kısmı 65 milyon yıl önce bir kuyruklu yıldızın veya gök taşının Dünya’ya çarpmasıyla her şeyin yok olduğunu belirtmektedir. Böyle bir çarpışma olmasaydı memeliler yerine sürüngenler Dünya’ya hâkim olacaktı. Sadece 1,5 km genişliğinde olan bir kuyruklu yıldızın çarpması bile bir felakete yol açabileceği yüksek bir ihtimaldir.
Hala kuyruklu yıldızlarının nereden geldiği bir soru işaretidir. Ama günümüzde gelişmiş teknoloji sayesinde uzayın derinliklerine inen uzay araçlarımız, kuyruklu yıldızların yörüngeleri hakkında bilgi sağlamaktadır. Hatta son araştırmalara göre kuyruklu yıldızı oluşturan zerrecikler Dünya’nın oluşmasına neden olmuştur ve hepimizin birer yıldız zerreciğinden geldiği ileri sürülmektedir.
Pulsar Nedir?
Süpernova evresinden sonra patlayarak yaşam döngüsünü tamamlayan daha küçük boyutlu yıldızlar pulsar olarak adlandırılmaktadır. Kendi etrafında çok hızlı dönen pulsarlar bulundukları bölgeye enerji ışınları ve titreşimleri saçmaktadır.