Anasayfa Kültür İstanbul Semtlerinin İsimleri Nereden Gelmiştir?

İstanbul Semtlerinin İsimleri Nereden Gelmiştir?

402
0
İstanbul Semtlerinin İsimleri Nereden Gelmiştir

İstanbul, iki kıtanın birbirine kavuştuğu, yalnız Türkiye’nin değil, tüm dünyanın gözbebeği konumunda olan nadir şehirlerden biridir. Şehrin kuruluşu çok uzun yıllar öncesine dayandığından bu kadim şehrin semtleri de köklü bir geçmişin izlerini taşımaktadır. Makalemizde İstanbul semtlerinin isimleri nereden gelmiştir , bunları tek tek inceleyeceğiz. Ayrıca İstanbul semtlerinin isimlerinin anlamlarını da açıklayacağız.

İstanbul Semt İsimleri ve Anlamları

İstanbul’da bulunan büyük ya da küçük bütün semtler, aşağıdaki listede alfabetik sırasıyla yer almaktadır:

Ahırkapı: Osmanlı’da padişah atlarının bulunduğu has ahırın yanında yer alan sur kapısına Ahırkapı denmiş; buranın bulunduğu semt de bu nedenle bu ismi almıştır.

Akaretler: Taşlık Aziziye Camii masraflarını karşılamak adına Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılan kiralık binaların, “kira getiren” anlamında kullanılan “akaret” kelimesinden gelmiştir.

Aksaray: Fatih Sultan Mehmet’in sadrazamı İshak Paşa, İç Anadolu’daki Aksaray’ı fethettikten sonra Aksaray halkını İstanbul’daki bu semtin olduğu bölgeye göndermiştir. Semt, aldığı bu göçten dolayı Aksaray ismini alır.

Altunizade: Ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında inşa edilen semt, ismini kuyumculuk yapan Altunizade İsmail Zühtü Paşa’nın buraya yaptırdığı camiden almıştır.

Arnavutköy: Bizans zamanında da yerleşim yeri olan ve Boğaz kıyısında yer alan Arnavutköy, 18’inci yüzyılda çıkan bir yangınla tamamen yok olmuştur. Sadrazam Mehmet Paşa’nın burayı yeniden imar ettirmesinden sonra buraya Arnavut tebaa yerleştirilmiş; bu sebeple semte Arnavutköy denilmiştir.

Aşiyan: İstanbul’un Beşiktaş ilçesinde, Boğaz’a bakan bir tepede yer alan bu semt, edebiyat meraklıları için Tevfik Fikret’in hatırasını temsil eden yerdir. Meşhur şairimiz, bu tepede Aşiyan adını verdiği bir köşk yapmak için bir müteahhitle anlaşma yapmış; ancak müteahhit onu dolandırıp kaçmıştır. Yıllarca bu köşkün hayalini kuran Fikret vazgeçmemiş ve nice zorluklarla 1906 yılında köşkü tamamlamıştır.

Şair burada sadece 9 yıl ömür sürebilmiş; vasiyetinin hilafına evinin bahçesine değil de Eyüp Mezarlığı’na gömülmüştür. 1961 yılında şairin naaşı evinin bahçesine nakledilmiştir. Amerikalılar’ın köşkü satın almak istemesi ve bu haberin gazetelerde yer bulmasıyla köşk İstanbul Belediyesi tarafından satın alınarak müze haline getirilmiştir. İsmini bu köşkün şöhretinden almış olsa da kelimenin kökeni ‘kuş yuvası, mesken’ anlamlarına gelmektedir (Farsça).

Ataköy: Osmanlı zamanında baruthane olarak kullanıldığı için Baruthane ismiyle anılan Ataköy, günümüzde bu isimle anılmaktadır.

Ayazma: TDK’ya göre Rumca şifalı su/pınar anlamına gelen bu kelime Hristiyanlık döneminde İstanbul’da bolca bulunan ayazmalardan almış adını.

Balat: Haliç kapılarından birine verilen isimdir. Daha sonra tüm semtin saray anlamına gelen Rumcası “palation” kelimesinden geldiği rivayet edilir.

Bağlarbaşı: Osmanlı zamanında bağ ve bahçelik olan bu yer, zamanla yerleşim yeri olmuş ve bu isimle anılmıştır.

Bakırköy: Bizans döneminden beri mevcut olan bu semt, o devirde Makri Hori ismiyle anılmaktadır. Osmanlı devrinde ‘Makriköy’ denilen bu yer, 1925’te yabancı kökenli isimlerin değiştirilmesi sırasında Atatürk’ün özel isteğiyle Bakırköy ismini almıştır.

Baltalimanı: Eski semtlerden biri olan semt, ismini İstanbul kuşatması esnasında donanmayı bu limana demirleyen Deniz Kuvvetleri Kumandanı Baltaoğlu Süleyman Bey’den almıştır. Kendisine Baltaoğlu denilmesinin nedeni ise babasının Balta Ocağı’nda yetişen askerlerden olmasıdır.

Bebek: Fatih Sultan Mehmet zamanında bu semtin bulunduğu alanın muhafazası için bir bölükbaşı görevlendirilmiştir. Bu bölükbaşının sahip olduğu Bebek lakabı, semtin bu ismi almasına neden olmuştur.

Beşiktaş: Bizans döneminde, sur dışında kalan bu alan, henüz bir yerleşim bölgesi değildi. Osmanlı döneminde yerleşme yeri haline gelen Beşiktaş, şehirde önemli bir yer haline gelmiştir. Barbaros Hayrettin Paşa’nın ordusuna ait gemiler, Beşiktaş kıyılarına diktirilen beş taşa bağlandığı için semt bu ismi almıştır. Bazı tarihçiler, bu ismin bir papazın bu bölgedeki bir kilise için Kudüs’ten getirdiği bir taştan geldiğini söylemiştir.

Beyazıt: Beyazıt, Avrupa yakasında yer alan, adını Sultan İkinci Bayezit’in yaptırdığı cami ve meydandan alan semttir. Milattan sonra İmparator Teodosyus devrinde şehrin en büyük meydanı olarak inşa edilmiş; Bizans dönemi Konstantiniyye’sinin de en büyük meydanı olarak kalmıştır.

Beykoz: Yine eski semtlerden olan Beykoz, Osmanlı döneminde Kocaeli Sancak Beyliği’ne bağlıydı ve bu nedenle burada sancak beyleri ikamet ediyordu. Bunların sahip olduğu ‘bey’ ünvanı ve köy anlamına gelen ‘kos’ kelimesinin birleşmesiyle semt Beykoz ismini almıştır.

Beyoğlu: Osmanlı Devleti zamanında yerleşim yeri haline gelen Beyoğlu, Bizans döneminde henüz üzüm bağıydı. Semtin Beyoğlu olarak anılması hakkında birkaç rivayet vardır: İlk rivayet, Fatih Sultan Mehmet zamanında müslüman olan Pontus prensi Aleksios Komnenos’un buraya yerleşmesinden kaynaklandığı yönündedir.

İkinci rivayet ise Kanuni Sultan Süleyman zamanındaki Venedik elçisi Andre Giritti’nin oğlu Luigi Giritti’nin buraya yerleşmesinden geldiği şeklindedir. Bu şahıs Giritti’nin Rum bir kadınla evlenmesinden doğmuş; halk arasında “Bey Oğlu” diye anılmıştır.

Bostancı: Bizans zamanında Potestikon ismini taşıyan semt, imparatorların şehre döndüklerinde karşılandıkları yerdir. Semte ismini veren, vaktiyle kendisinde bulunan bostanlardır.

Çatladıkapı: Bizans zamanından beri surların bulunduğu yer olan Çatladıkapı, bu dönemden beri Sidera ismiyle anılmıştır. 1532 tarihinde meydana gelen bir depremde bu sur kapısı çatlamış; bu nedenle hem semt, hem de kapı Çatladıkapı olarak isim almıştır.

Çengelköy: Boğaz Köprüsü’nün tam karşısında, Üsküdar sınırları içerisinde yer alan bu semt, Bizans döneminden beri yerleşim yeridir. Onyedinci yüzyıl İstanbul’unun en büyük kıyı kasabalarından biridir. Lale Devri ise Çengelköy için tam bir gelişme fırsatı olmuştur. Bu köklü semt ismini vaktiyle gemi çapalarının üretiminin burada yapılmasından almıştır.

Çıksalın: Beyoğlu’na bağlı olan ve Haliç’e yakın bulunan bu yer, semt sakinleri tarafından Çıksalon diye de anılmaktadır. Bol rüzgar alan bir yer olması ve eskiden kendisinde yürüyeni neredeyse uçuracak kadar açıklık olması nedeniyle “Çık salın!” yani “Sallan” anlamında bu ismi aldığı düşünülmektedir.

Dolmabahçe: Arganutların kralı İason, Karadeniz çıkarması sonrası burada karaya çıkar ve buraya “İason” adı verilir (Yunan Mitolojisi). İstanbul’un fethi sonrası, Kaptan-ı Derya Halil Paşa’nın bu koyu doldurmakla görevlendirilmesi sonrası daha ziyade bir park olarak bilinen koy, zamanla Dolmabahçe ismini almıştır.

Eminönü: Kökü Osmanlı devrine uzanan Eminönü semti, ismini çarşı esnafını denetleme makamında olan ‘emin’lerden almaktadır. İstanbul semt isimleri nereden gelmiştir isimli makalemize Eyüp ile devam edelim:

Eyüp: Fatih Sultan Mehmet Han’ın İstanbul’u fethettikten sonra manevi işaretle yerini bulduğu, Eyüp Sultan Hazretlerinin kabrinin bulunduğu yerdir. Eyüp Sultan, İstanbul’u fetheden ordudan olmak için buraya kadar gelmiş ve bu tepede şehit düşmüş; semt ismini bu zattan almıştır.

Feriköy: Osmanlı zamanında yaşayan ve Sultan Abdülmecit zamanında eşine bu semtin toprakları bağışlanan Madam Feri, bu semtin isim anası olmuştur.

Galata: Haliç’le İstanbul Boğazı’nın kesiştiği noktada yer alan Galata semti, Antik çağlara dayanan bir tarihe sahiptir. Gemicilerin konakladığı yer olduğu için bir eğlence merkezi haline gelmiştir. II.Beyazıt Dönemi’nde buraya bir köprü yapılmaya niyetlenilmiş; bundan 350 yıl sonra 1845 yılında, Sultan Abdülmecid zamanında mevcut köprü yaptırılmıştır.

Semtin isminin İtalyanca ‘denize inen yol’ anlamına gelen galata kelimesinden geldiği düşünülmektedir. Ayrıca Hıristiyan Ortodoks mezhebinde Katolikler Galus diye anıldıklarından, bu semtin eski bir katolik kasabası olmasından bu ismi almış olabileceği de düşünülmüştür. Rumca’da ‘süt’ anlamına gelen ‘gala’ kelimesinden geldiği düşünülse de bu görüş belgelerle kanıtlanamamıştır.

Horhor: Fatih Sultan Mehmet’in şehir gezisi esnasında yer altından su sesi duyduğu ve “Buradan hor hor su sesi gelmekte” diyerek buraya çeşme yapılmasını istediği, bundan sonra semtin bu isimle anıldığı söylenmektedir.

Kadıköy: Kadıköy toprakları, İstanbul’un fethinin ardından İstanbul’un ilk kadısı Hızır Bey’e bahşedilmiştir. Ayrıca Kadı Mehmet Efendi adındaki bir zat tarafından buraya Osmanağa Camii yapılmıştır. Semte Kadıköy ismi verilmesinin bu iki olaydan biri sebebiyle olduğu düşünülmektedir.

Okmeydanı: Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul kuşatması sırasında okçulara talim yaptırdığı yer olan Okmeydanı, ismini buradan almaktadır. Sultan İkinci Bayezit zamanında bu bölgede Fatih’in otağının kurulduğu yere ‘Atıcılar Tekkesi’ inşa edildi. Vaktiyle sadece okçulara tahsis edilmiş bu bölge, Balkan Savaşı’ndan sonra göçmenlere tahsis edilmiş ve 1950’den sonra bir gecekondu mahallesi haline gelmiştir.

Pendik: Bizans döneminden beri bir yerleşim yeri olan Pendik, ismini Bizans zamanındaki Pantikapaion isminin Pendik’e dönüşmesiyle almıştır. Bu ismin anlamı ise ‘her tarafı surlarla çevrili yer’dir. Latin hakimiyetine girince şehre ‘duvar’ anlamına gelen Peninda-kot isminin verilmesi, bu bölgenin savunma alanı olarak kullanıldığını göstermektedir.

Sütlüce: Vaktiyle burada bulunan Sütmenbat köyünün Rumlara ait olduğu bilinmektedir. Sütlüce semtine verilen ismin buradan geldiği düşünülmektedir.

Şaşkınbakkal: 1932 yılında şehirden uzak olan bu bölgede açılan bir manav nedeniyle bu ismi alan semtin hikayesi şöyledir: Ahmet Koşar isminde bir kimsenin o zamanlar ıssız bir yer olan Bağdat Caddesi üzerinde manav açmasıyla halk kendisine ‘Şaşkın Bakkal’ ismini vermiş; zamanla bu mahal bu isimle anılmıştır.

Şişli: Şiş yaparak geçimini sağlayan Şişçiler ailesinin burada bulunan konağı zamanla Şişlilerin Konağı diye anılmış; Şişli bu sayede semtin ismi haline gelmiştir.

Tahtakale: Eminönü`nde, Mısır Çarşısı civarında yer alan bu semt, kökeni Bizans’a kadar dayanan yerleşim yerlerindendir. Liman bölgesi olması nedeniyle en önemli ticaret iskelelerini barındırmış; bu sayede geçmişten günümüze ticaret ve iş sahası olmaya devam etmiştir. Semtin isminin Arapça’da Tahte’l kal’a’ (Kale altı) şeklinde söylenen isim tamlamasından geldiği, bunun sebebinin ise o zaman var olan bir kalenin hemen alt kısmında yer alması olduğu düşünülmektedir.

Tarihi yapısını korumaya devam eden nadir semtlerden biri olup dar sokaklarıyla meşhurdur. Döviz işlemlerinin yasak olduğu 1980 yılına kadar bu semtte hasıraltı yöntemlerle döviz alışverişi yapılmış, bu nedenle ‘Tahtakale Borsası’ diye bir kavram oluşmuştur.

Taksim: 1600’lü yıllarda mezarlık olarak kullanılan bu yer, daha sonra Beyoğlu ve Galata semtlerine su hizmeti vermek için kullanılmıştır. Buraya inşa edilen maksem (Suyun çevredeki çeşmelere ve gerekli bölgelere taksim edildiği depolar) şu anda sanat müzesi olarak hizmet vermektedir. Zaman geçtikçe buradaki mezarlıklar yok olmuş; halk buralara yerleşmeye başlamıştır. Semt, ismini kendisinde bulunan maksemden almıştır.

Teşvikiye: Bu semtin ismini 2. Abdülhamit tarafından Musevilerin İslam’a teşvik edilmesi amacıyla kurulan Teşvikiye Camii’nden aldığı söylenmiştir. Abdülmecid Han tarafından yerleşime teşvik amacıyla buraya yol,cami ve karakol yaptırıldığı ve bu sayede kırsal bir yer olan bu mekanın şimdiki Teşvikiye semtini meydana getirdiği de söylenmektedir.

Unkapanı: Semt, Osmanlı zamanından beri buğday ve arpa gemilerinin demirlediği ve bu ürünlerin tartıldığı büyük kantarların yer aldığı yerdir. Arapça’da kabban denilen bu teraziler, zamanla semtin Unkapanı ismiyle anılmasına neden olmuştur.

Üsküdar: Bizans zamanından beri yerleşim yeri olan Üsküdar, adını Bizans devrinde Skutari denilen asker kışlalarından almaktadır.

Şiirlere, şarkılara konu olan; gidip görmeyenlerin bile özlemini çektiği bu şehrin semtlerinin tarihçeleri bu yazıda ele alınmıştır. Ayrıca her biri birbirinden güzel İstanbul semtlerinin isimleri nereden gelmiştir diye merak edenler için bu yazımızı paylaşmayı unutmayın.

Önceki İçerikTürk Kahvesinin Faydaları
Sonraki İçerikKestaneli Dana Güveç Tarifi

YORUM YAP

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz