Eskiden çocuk olmak, gözünü açar açmaz oyun oynamayı düşünmek, acıkmadan, susamadan saatlerce ve doyasıya mahallede toz ve toprak içinde debelenip durmaktır. Eski zamanlarda çocuklar çocuk olduklarını unutmuyor ve tek düşündükleri şey; “bugün hangi oyunu oynasam” oluyordu.
Sabah saatlerinde başlanılan oyunlara akşam hava kararıncaya kadar devam edilir ve mahallende rahatça arkadaşlarınla bir sürü oyun oynayabiliyordun. Her köşe başında bir çocuğu başka bir oyun oynarken görebiliyor ve çekinmeden onlara dâhil olabiliyordun. Bir yanda seksek oynayanlar, ip atlayanlar, diğer yanda istop ve yakan top oynayan çocukların şen kahkahalarını duymak mümkündü.
Eski zamanlarda insanın insana güveni olmaktaydı. Anneler çocuklarını bütün gün gözü kapalı bir şekilde mahallede oynamak için bırakabiliyorlardı. Şimdilerde gelişen teknolojiyle beraber bir sürü oyunlar unutuldu, arkadaşlıklar unutuldu ve her şey bir cihazın içine sığdırıldı.
Eski zamanlarda çeşit çeşit oyunlar vardı. Yağ satarım bal satarım oyunları, tasolar, gazoz kapağı oyunları, uzuneşekler ve daha bir sürü oyun. Ancak ne yazık ki şu an bütün oyunlar unutmaya yüz tutmuş ve hafızalardan silinmiştir. Birçoğumuzun o güzel zamanları yaşamış olmasına rağmen günümüz çocuklarının bu oyunlardan ve ortamda uzak kalmaları çok üzücü bir durumdur. Unutulmaya yüz tutmuş çocuk oyunlarından bahsederek bir nebze de olsa bu oyunları yaşatmayı deneyebiliriz.
İşte unutmaya yüz tutmuş sokak oyunları:
Yağ satarım bal satarım: En az 6 kişiyle oynanan oyun için bir ebe birde mendil gereklidir. Oyunu oynayanlar birbirlerine dönük bir şekilde bir çember oluşturup otururlarken, ebe olan kişi yağ satarım bal satarım tekerlemesi ile oturan kişilerin arkasında döner ve mendili bir kişinin arkasına bırakır. Eğer mendil bırakılan kişi mendili fark etmezse ebe bir tur dönüp omzuna dokunur ve ebe olur. Ancak mendili fark ederse mendili alıp ebeyi kovalamaya başlar ve ebe kalkan kişinin yerine oturana kadar ona dokunamazsa ebe olarak dönmeye başlar. Bu şekilde oyun süregelir. Tekerlemesi ile şöyledir;
Yağ satarım bal satarım,
Ustam ölmüş ben satarım.
Alacağına, vereceğine,
Bir kaşık ayran,
Yarın sabah bayram.
Kukalı saklambaç: Eski bir tenekenin uzağa atılıp ebenin gidip onu almasıyla oynanan oyundur. Ebe tenekeyi alıp dönerken geri geri gelmesi şartı vardır ve ebe tenekeyi almaya giderken herkes saklanmaktadır. Ebe saklananları bulmaya çalışırken biri gidip tenekeyi alıp daha uzağa atarsa ebe tekrar gidip almak zorundadır. Ebenin birini görmesi sonucunda ise tenekeye basıp “kukaladım” diye bağırılan sevimli çocuk oyunudur.
Tilki tilki saat kaç: Bir ebe seçilir ve ebe gözlerini kapatarak bekler. Diğer çocuklar “tilki, tilki saatin kaç” diye sorarlar ebe de bir sayı söyler. Ebenin söylediği sayılar kadar çocuklarda adım atarlar ve ebe “kazandibi” derse çocuklardan hangisi ebeye daha yakınsa o ebe olur ve oyun bu şekilde devam eder.
İstop: Top ile oynanan istop oyununda çocuklar bir daire oluşturur ve top havaya fırlatılırken birinin ismi söylenir. O kişi topu havada yakalarsa hemen başka birinin ismini söyleyip topu havaya atar ve kaçmaya başlar. Topu yakalayamayan çocuk ise topu eline alır almaz istop! Diye bağırır ve herkes bulunduğu yerde durur. Ebe, duran kişilerden birine topu atarak onu vurmaya çalışır. Topun değdiği kişi ise can kaybedip ebe olur ve çok eğlenceli olan bu çocuk oyunu bu şekilde devam eder.
Yakan top: En az 4 çocuğun birleşimi ile oynanan oyundur. Çocuklar iki gruba ayrılır ve iki kişi ortada dururken iki kişide top atıcısı olmaktadır. Topu ortadaki çocuklara fırlatarak vurup can kaybetmeler sağlanır. Ortadaki kişi topu havada yakalar ise can kazanmaktadır. Vurulan oyundan çıkar ancak çok canı olan canlarından birini ona vererek oyuna geri alabilmektedir. Topla oynanan oyunlar arasında en eğlenceli olanlarından biridir.
Dokuztaş: İki kişiyle oynanan bu oyun elindeki 9 taşla rakibine per yaptırmadan kendin per yapmaya çalışmakla oynanan bir oyundur. Eğer oyunculardan biri 3 taşını aynı hizada sıralayabilmiş ise karşıdaki oyuncunun per olmayan taşlarından birini almaya hak kazanır.
Uzuneşek: Uzuneşeği çoğu kişi biliyordur ancak günümüzde artık oynanması çok azalma göstermektedir. Sadece çocukların değil lise çağındaki gençlerin de oynadığı bir oyundur. Biraz tehlikeli olmasına rağmen eğlenceli ve genellikle erkek çocuklarının oynadığı bir oyundur. Oyuncular iki gruba ayrılır ve bir kişi yastık olarak ayakta durur. Diğer kişiler ise onun önünde birbirlerine yaslanarak eğilirler. Diğer grup ise sırayla eğilen kişilerin üstüne atlar. Eğer yatan grup dayanırsa, yukarıdakiler bir ya da iki sayısından birini belirler. Alttakilere bir mi iki mi diye soru yöneltilir. Eğer alttakiler sayıyı bilirse diğer grup eşek olup yatarlar, bilemez iseler tekrar aynı grup eşek olur ve yatmaya devam ederler. Eğer zıplama sırasında alttaki grup dayanamayıp düşerse otomatik olarak diğer atlayan grup kazanmaktadır.
Âşık oyunu: Çok eski zamanlarda oynanan bir oyundur. Koyunun 4 köşeli bir kemiği ile oynanmaktadır. Bu kemik havaya fırlatılır ve hangi tarafı gelmiş ise ona uygun bir hüküm verilmektedir.
Eski minder: Bir gönüllü kişi ortaya çömelir ve diğer kişiler o gönüllünün etrafında el çırparak dönmeye başlarlar aynı zamanda bir konu seçilir ve konu gönüllüye el hareketleri ile anlatılmaya çalışılır. Çocukların zaman geçirmek için buldukları sevecen ve basit olan oyunlardan biridir.
Bilye (Misket): Özellikle erkek çocuklarının vazgeçilmezi olan yuvarlak bir daire şeklindeki cam ya da demir toplardan oluşan oyundur.
Topal karga: En az 5 kişiyle oynanan bir oyun olup bir ebenin daire içine alınıp tek ayağının üzerinde zıplayarak ve o dairenin dışına çıkmadan diğerlerini yakalamaya çalışması oyunudur.
Pacman: Atarilerde olan ve çoğu çocuğunun hayatının bir evresinde oynadığı bir oyundur.
El el üstünde: Bir ebe seçilir ve dizleriyle, elleri üzerine çökertilir. Diğer çocuklardan birinin eli ebeye dokunur ve ebe kimin elinin olduğunu bilirse kazanır.
Çatal matal kaç çatal: Uzuneşek oyunun daha az kişiyle ve daha ufak yaşlardaki çocuklar tarafından oynanılan versiyonudur.
Mendil kapmaca: 2 gruptan oluşan çocukların ortada bir mendil tutan kişiden aynı anda koşup mendili yakalamaya çalışması oyunudur.
Sek sek: Kız çocuklarının yere tebeşirle sayılar ve çizgiler çizip, çizgilere değmeden zıplama oyunudur.
Beştaş: 5 tane eşit boyda taşın düz bir zemine atılarak sırayla birbirine değmeden ve düşürmeden alınmasıyla oynanan ve gittikçe zorlaşan turları olan bir taş oyunudur.
Ebe tura bir iki üç: Ebenin ağaca dönük bir şekilde durması ve bir iki üç demesiyle, arkasında duran çocuklar yürümeye başlar. Ebe başını aniden çevirdiğinde kimi yürüyor vaziyette görür ise ebe o olur.
Kabak: Bir tekerleme şeklinde oynanan kabak oyununda oynayan çocukların hepsi bir sayıya sahip olur. Biri başlar ve “ tarlaya ektim biçtim 3 kabak oldu” der. O anda 3 numaraya sahip çocuğun tekerlemeyi devam ettirip 3 numara olmaz diyip başka bir numara söylemesi gerekir. Söylemeyen kişi elenir.
Çelik çomak: İki kişi arasında olabileceği gibi daha fazla kişiyle de oynanabilen bir çukur kazılıp üzerine bir çelik yerleştirilen ve daha sonra onu çomakla vurmaya çalışılan oyundur.
Birdirbir: Bir tekerlemesi olan ve uzuneşek oyununun benzeri olan oyundur.
Don ateş: Bir ebe diğer çocukları yakalamaya çalışır. Yakalanmak üzere olan çocuk don diyerek çömelir ve biri gelip ona dokunup ateş diyene kadar hareket edemez. Ebe yakalar ise ebe diğeri olmaktadır.
Ebe çıldır: Bir ebenin etrafında çocuklar toplanır ve yakalanmamak için ebe çıldır diyerek bağırılarak oynanan bir oyundur.
Taso: Yuvarlak ufak kart tarzında bir oyun olup üzerinde çeşitli çizgi karakterlerin bulunduğu bir oyundur.
Yedi kule: Yedi tane kiremit, mermer veya taşın üst üste konarak dizilmesi ve topla onları devirmeye çalışma oyunudur.
İsim/şehir/bitki/hayvan: Bir kâğıda belirlenen bir harf ile ilgili kelimelerin yazılması ve sonra bunlara bir puan verilmesiyle oynanan oyundur.
Aç kapıyı bezirgânbaşı: Şarkısı söylenerek çocuklarının ellerini birleştirip kapı yapmaları ve çocukların içinden geçtikleri bir oyundur.
Mors: Misketle oynanan bir oyundur.
Çivili tahtada maç: Bir tahtanın üzerine çivi çakılarak bir saha haline getirilip ve içine bir bilye konularak kaleye onu geçirmeye çalışma oyunudur.
Gazoz kapağı: Gazoz kapakları yan yana dizilerek bir sırayla çocuklar tarafından bir top veya bilye yardımıyla vurulması oyunudur.
Kulaktan kulağa: Bir grup çocuğun yan yana dizilere en baştakinin bir tekerlemeyi diğerinin kulağına sessizce fısıldaması şeklinde oynanır. Son çocuk tekerlemeyi sesli söyler ve doğru söylerse oyun bitmiş olur.
Köşe kapmaca: En az 4 kişiyle oynanan bir oyundur ve her çocuk bir köşeden diğerine ebeye yakalanmadan geçmeye çalışır.
Yerden yüksek: Ebeyi seçmek için herkes bir iki üç diye sayarak kaldırıma çıkar ve zeminde kalan ebe olur. Ebe diğerlerini zemine indiğinde yakalamaya çalışır.
Deve-cüce: Bir kişi deve cüce diye komut verirken diğerlerinin de deve denildiğinde ayağa kalkması ve cüce denildiğinde oturması gerekmektedir. Şaşıran elenmektedir.
Dansa davet: Erkeklerin dizilmiş olan kızlara gidip ellerini uzatıp dansa davet demeleri ve kızlarında istediklerine ellerini uzatıp istemediklerine ayaklarını uzattıkları ilkokul oyunudur.
Üçgen: 3 kişinin ipin içine geçerek üçgen oluşturdukları ve sırayla ipi yere değdirmeden zıplayıp bir öne bir arkaya dönmeleri ve ipe basmamaları gereken bir oyundur.
İp atlama: Son zamanlarda etkisini kaybetmek ve unutulmaya yüz tutmuş ip oyunudur. İki kişinin salladığı ipten diğer çocuğun ipe basmadan atlaması oyunudur.
Saklambaç: Bir kişinin belirli bir sayıya kadar gözlerini kapayıp sayması ve diğerlerinin de saklanması şeklinde oynanan oyundur. Ebe saklananları bulmaya, saklananlar ise gizliden ebe yerine dokunmaya çalışırlar.
Çivi: Kış günleri bir çamurlu toprak üzerinde oynanan ve rakibin çivisinin etrafını çizme amaçlı olan oyundur.
Kutu kutu pense: Bir grup çocuğun el ele tutarak dönmesi ve “kutu kutu pense elmamı yerse arkadaşım arkasını dönse” tekerlemesini tekrarlaması ve ismi söylenen kişinin arkasını dönerek oyunu devam ettirmesidir.
Simit: Bir ebenin kaldırımdan zemine inip simiiiit diye bağırarak koşması ve arkadaşlarının, sesi kesilmeden onu yakalamaya çalışması oyunudur.
Kol kola gir kurtul: Kalabalık bir grupla oynanan ve tek kalan kişinin yakalanmasını amaçlayan çocuk oyunudur.
Sessiz sinema: Bir kişinin konuşmadan diğer grup arkadaşlarına bir filmi anlatmaya çalışması oyunudur.
Körebe: Ebenin gözleri bağlı halde etrafında dolaşan çocukları refleks yoluyla yakalamaya çalışması oyunudur.
Elim sende: Ebenin kaçan çocukları yakalamaya çalışması ve yakaladıklarına elim sende diyip ebe yapması oyunudur.
Çatlak patlak: Çatlak patlak tekerlemesi söylenir ve tekerleme bittiğinde herkes yanındakinin eline vurmaya çalışır.
Topal karga: Bir daire çizilir ve dairenin içine oynayan kişinin sayısı kadar daha ufak daire çizilir. Ebe tek ayak üzerinde dairelerden diğerine geçmeye çalışan çocukları yakalamaya çalışır.
Hımbıl: Kâğıtlara 4 nesne yazılması ve kâğıtlardan birinin elden ele değişmesi sonucu oynanan bir oyundur. Elindeki bütün nesneler tamamlanınca hımbıl yapılmış olur.
Amiral battı: Mayın gemilerinin olduğu ve batırılmaya çalışıldığı bir oyundur.
Gölge kovalamaca: Ebe olan kişinin diğer çocukların gölgesine basmaya çalışması oyunudur.