Roma imparatorluğu, Antik Çağ’da batı dünyasının en büyük ve en güçlü devletiydi. Roma’daki merkezi hükümet tüm Akdeniz bölgesine hakim hale gelmişti. Roma İmparatorluğunun batı kültürü ve uygarlığı üzerinde kalıcı etkileri olmuştur.
Krallık Dönemi
Roma’nın kuruluşu MÖ 753 olarak kabul edilir. Efsaneye göre Romulus, Roma’nın kurucusu ve ilk kralıdır. Yüz kişiyle Roma Senatosu’nu kurmuş ve Roma yasalarını yapmıştır. Romulus, MÖ 715’te öldü. Sonraki dört kral Romalılar tarafından seçilerek tahta çıktı. Altıncı Roma Kralı Servius Tullius ise tahtı babasından devraldı. Ancak Tarquinius Superbus tahtta geçmek için Servius Tullius’u öldürdü.
Tarquinius Superbus, Roma’nın son kralı oldu. O ve ailesi Romalıların nefretini kazanmıştı. En sonunda Roma Şehrinden sürüldüler. Tarquinius Superbus, Etrüsklerle anlaştı ve tahtını geri almak için bir ordu topladı. Romalılar Etrüsk ordusunun ve Tarquinius’a karşı kahramanca mücadelede ettiler. Tarquinius’tan sonra Roma’da kralllar hoş karşılanmadı.
Cumhuriyet Dönemi
Tarquinius’un sürgününden sonra Roma’da anayasal değişiklikler yapıldı. Eskiden senato tarafından seçilen kral ömür boyu yönetimde kaldırdı. Bunun yerine Roma vatandaşları tarafından seçilecek ve yıllık olarak görev yapacak iki konsül makamı oluşturuldu. Konsüllerin güçleri ve yetkileri kraldan farklı değildi. Ancak senato ve meclisler etkisi düşünüldüğünde fiilen güçleri kısıtlıydı.
Roma cumhuriyeti daha ilk yıllarında hem iç hem dış sorunlarla boğuştu. MÖ 494 yılında iki komşu kabile ile savaştılar. Ancak Plep sınıfına mensup askerler savaşmayı reddettiler. Patriciler (Soylular) ile aralarında hak mücadelesi vardı. Plepler kendi memurlarını seçmeyi talep ediyorlardı. Patriciler bu talepleri kabul etti ve plepler savaş alanına geri döndüler. Böylece “Plebeian Tribunes” kuruldu.
Sonraki yüzyıl boyunca bir dizi reformla Plebler yeni halklar kazandılar. Ancak Curul Aedilis’in kurulmasıyla Patriciler tepki göstermeye başladılar. Bu yıllarda plep liderleri Tribunler ve Senatörler arasında güç savaşı yaşandı.
İtalya yarımadasında yaşanan savaşlar sonucunda Roma’nın baskın güç olma yolunda ilerliyordu. Senato, istenen hedeflere ulaşmak için pleplere ihtiyaç olduğunu gördü. Senato, Tribünleri kazanmak için onlara büyük güç verdi. Tribünlerin de senatoya karşı bakış açısı değişti. Senatoya karşı sorumlu hissetmeye başladılar. Ayrıca onlarında senatoya ihtiyacı vardı. Zamanla, Tribünler daha yüksek makamlar için bir basamak haline geldi.
MÖ 4. yüzyılın ortalarında, Plebler Meclisi “Ovinya Yasası” yürürlüğe koydu. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde, sadece konsüller yeni senatörler atayabilirdi. Bununla birlikte, Ovinya yasası bu gücü sensorlük makamına verdi. Yinede bir plebi gücü ve etkinliği olan bir aileden olmadıkça senatoya girmesi çok zordu.Çünkü önemli makamlara pleplerin gelmesiyle patrici benzeri yeni bir plep aristokrasisi ortaya çıkmıştı.
Plebiler nihayet patrricilerlere eşit siyasi güce ulaştılar. Ancak ortalama pleplerin durumu çok değişmedi. Az sayıda plep ailesi, eski aristokrat patrici ailelerinin her zaman sahip olduğu güce sahipti.
Hortensya Yasası ile Patricilerin Pleplere karşı son silahı da ellerinden alınmış oldu. Böylece Roma toplumunun en önemli sorunu da çözüldü. MÖ 287 ile MÖ 133 arasındaki dönem nispeten daha huzurlu geçti. Senato en yüce kurum olmayı sürdürdü. Ancak senatörlerin ilgisi askeri ve uluslarası konulara yönelmişti.
Kartacalılarla yapılan Pön Savaşları (MÖ 264 – 146) sonucunda kazanılan zafer, Roma’nın bir akdeniz imparatoluğuna dönüşmesine giden ilk adımdı. MÖ 146’da Makedonlar ve Yunanlılar yenildi. Ancak Roma kuruluşu itibariyle bir kent devletiydi. Sınırlar hızla genişlerken yönetimsel sıkıntılar baş göstermeye başladı.
Roma’da zengin ve fakir arasındaki uçurum hızla artıyordu. Savaşlar sonucu sürekli yeni köleler ülkeye geliyordu.Zenginler köle sahibi olurken sıradan vatandaşlar işlerini kaybettiler. Savaşlar devam ederken sorun erteleniyordu. Barış dönemine girildiğinde ve silah altındaki plepler de döndüğünde sorunlar gün yüzüne çıktı.
İki tribün, Gracchus kardeşler bir dizi reformla çözüm bulmaya çalıştılar. Tiberius Gracchus, hem işsizlere ve çiftçilere toprak vermeyi önerdi. Senato’nun önemli bölümünü toprak sahipleri oluşturuyordu. Senato’nun tepkisi çok şiddetli oldu. Hatta Plep Konseyi bile öneriyi reddetti. Ayaklanmalar çıktı ve Tiberius Gracchus öldürüldü. Gaius Gracchus tüm Romalı müttefiklerine vatandaşlık vermeyi önerdi.Kardeşiyle benzer bir sonla karşılaştı. Müttefiklerinin 3.000’i öldürüldü ve kendisi de intihar etti.
Bir diğer reform girişimi Sulla ile birlikte yaşandı. Sulla, ordusu ile birlikte Roma’ya yürüdü ve gücü ele geçirdi. Roma’nın doğudaki düşmanlarını yendikten sonra Roma Senatosu’nda 80 kadar senatörü öldürdü ya da sürgün etti. Yasal düzenlemeler ve birkaç reformdan sonra barışçıl bir şekilde emekli oldu.
Roma’nın iç sorunları devam ediyordu. İtalya’daki diğer şehirler yıllardır vergi veriyor ve asker sağlıyordu. Buna rağmen vatandaş değillerdi. Plepler eskisi gibi üst düzeyde temsil edilmek istiyordu. Roma’da huzursuzluk artarken üç isim git gide güçlenmeye başladı: Spartaküs ve destekçilerini yenen Crassus, Doğu’da ve İspanya’da kendini kanıtlanmış Pompey ve başarılı bir komutan olan Sezar. Birlikte İlk Triumvirlik’i kurarak 10 yıl boyunca yönetimlerini sürdürdüler.
Crassus, MÖ 53’te Carrhae Savaşı’nda yenildi ve öldürüldü. Sezar ve Pompey arasında da rekabet başladı. MÖ 48’de Pharsalus Savaşı’nda Pompey yenildi. Mısır’a kaçan Pompey, XIII Ptolemy tarafından öldürüldü. Sezar, Roma’da yaşam boyu diktatör ilan edildi. Ancak MÖ 44’te Senato’da öldürüldü. Sonradan evlat edinip, varisi ilan ettiği yeğeni Octavian, Sezar’ın generali Mark Antony ile savaştı. Galip çıkan Octavian, “Augustus” unvanı aldı ve ilk Roma İmparatoru oldu.
İmparatorluk Dönemi
Augustus MÖ 31’den MÖ 14’e kadar hüküm sürdü. Yasaları düzenledi, sınırları güvence altına aldı ve büyük inşa projeleri gerçekleştirdi. Augustus’un ölümünden sonra onun politikalarını devam ettiren ama kişisel olarak iyi yönetici olmayan kişiler tahta geçti. Augustus’un varisi üvey oğlu Tiberius’tu. Tiberius daha çok askeri konulara eğilimliydi. Caligula, deliliği ile meşhur olmasına rağmen imparatorluk gücünü arttırmaya devam etti. Claudius, topraklarını Britanya’ya kadar genişletti. Caligula da Claudius’ta suikast sonucu öldüler. Nero dönemi’nde Roma bir dizi iç sorunla karşılaştı. Nero’nun intiharı ile Julio-Claudian Hanedanlığı son buldu.
Dört İmpartorlar Yılı olarak bilinen huzursuzluk dönemi Vespasian’ın tahta çıkmasıyla sona erdi. İmparator Vespasian, Flavius Hanedanlığı’nı kurdu. Bu hanedanın yönetimi büyük inşaat projeleri, refah ve sınırların genişlemesi ile oldukça başarılıydı. Flavius Hanedanı, İmparator Domitian suikastı ile sona erdi. Domitian’ın yönetimi senato tarafından çok baskıcı bulunuyordu.
Domitian’ın danışmanı ve varisi Nerva ile Beş İyi İmparator Dönemi başladı.Nerva’dan sonra sırasıyla Trajan, Hadrian, Antoninus Pius ve Marcus Aurelius tahta çıktılar. Hepsi de iyi birer yöneticiydi. Bu dönem artan refah ile karakterize edilir. Aurelius’un oğlu ve varisi Commodus, kötü bir yöneticiydi. MÖ 192′ de banyosunda boğuldu.
Commodus’un ölümünün ardından Pertinax iktidara yükseldi. Sadece üç ay sonra o da suikaste uğradı. Beş imparatorun Yılı olarak bilinen dönemde taht hızla el değiştirdi. Septimus Severus’un iktidara gelmeyi başardı. Ardında Doğu’da Partları yendi. Afrika ve Britanya’ya seferler düzenledi. Ama bu seferler çok maliyetliydi ve ekonominin bozulmasına sebep oldu. Oğulları Caracalla ve Geta’yı varisi yapmıştı. Ancak Caracalla kardeşini öldürerek tek başına tahta çıktı. Caracalla, imparatorluk içindeki bütün özgür adamlara Roma vatandaşlığı verdi. Savaşmayı sevdiği söylenen İmparator, Partlar ve Alman kabileleri ile savaştı. 217’de kendi muhafızlarından biri tarafından öldürüldü.
Severus ile başlayan Severus Hanedanlığı, 235 yılında Alexander Severus’un suikasti ile son buldu. Sonrasında Roma İmparatorluğu, Üçüncü Yüzyıl Krizi olarak bilinen kaosun içine düştü.
Üçüncü Yüzyıl Krizi ya da İmparatorluk Krizi olarak adlandırılan bu dönem çeşitli askeri liderler imparatorluğun kontrolü için birbiriyle savaşmıştır. İmparatpr Diocletian, düzeni korumak için Tetrarşi (Dörtlü Yönetim) sistemini kurmaya çalıştı. Diocletian, 305’de iktidardan çekildi. Tetrarşi, yöneticilerin birbirinin bölgelerinde egemenlik kurmak istemesi nedeniyle başarıya ulaşmadı. Diocletian’ın generalleri Maxentius ve Konstantin savaşa devam ettiler.
312 yılında Konstantin rakibi Maxentius’u yenerek İmparator oldu. Kostantin Milano Fermanı ile dini inançları serbest bıraktı. Kendisi ve karısı ile birlikte Hristiyan oldu. İmparatorluğu istikrara kavuşturdu ve orduyu reforme etti. Aynı zamanda Yeni Roma adını verdiği Konstantinopolis (İstanbul) şehrini kurdu. Konstantinus Hanedanı döneminde Hristiyanlık imparatorlukta hızla yayılmaya devam etti. Sadece İmparator Jovian döneminde kesintiye uğradı. Jovian’dan sonra I. Theodosius döneminde pagan tapınakları Hristiyan Kiliselerine dönüştürüldü.
Roma İmparatorluğu’nun Yıkılışı
Kavimler göçü özellikle de Goth istilası Roma’nın düşüşünü başlattı. Roma artık eskisi gibi vergi toplayamıyor ve sınırlarını savunamıyordu. Gothlarla birlikte Cermen kabilelerin artan gücü ve daha sonraki isyanlar Batı Roma’nın düşüşüne sebep olarak gösterilir. 476’te son Batı Roma İmparatoru Romulus Cermen Kralı Odoacer tarafından tahtan indirildi.
Balkanlardaki Goth savaşlarına rağmen Doğu Roma (Bizans) ayakta kalmayı başladı ve yaklaşık 1000 yıl daha ayakta kaldı. Ancak bu devlet bulunduğu coğrafya gereği Yunan kültürü etkisi altında kaldı. Senato gibi bazı Roma kurumları muhafaza ettilerse de Ortodoks Hristiyan ve Yunan kimliği zamanla ön plana çıkt. Osmanlı ordusunun 1453’teki fethi ile Bizans İmparatorluğu son buldu. Ortaçağda Germenler, Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu adıyla Roma’yı canlandırmaya çalıştı. Ama tamamen farklı kültüre sahip farklı bir devletti. En belirgin Roma mirası Sezar unvanın farklı çeşitlerde (Kayser,Çar) kullanılmış olmasıdır. Bu farklı dönemlerdeki devletlerin Roma gücünü yeniden canlandırma isteğini bir ölçüde göstermektedir.