Moda denildiğinde, genelde akla ilk gelen şey kıyafet olmalı. Peki, modanın kelime anlamı ve tarihine dikkatlice bakıldığında da sizce aynı anlamı çıkarabilir miyiz?
Sığınak, beslenme ihtiyacı vb. ihtiyaçlar gibi, giyinmek de tüm canlıların gereksinim duyduğu bir ihtiyaçtır. Eski çağlara bakıldığında, farklı hayvan kürklerinin ısınma amaçlı kullanıldığını görürüz. Bulunulan iklime göre bakıldığında bile, farklı hayvanların farklı kürklere sahip olduklarını görürüz…
Moda denildiğinde, genelde akla ilk gelen şey kıyafet olmalı. Peki, modanın kelime anlamı ve tarihine dikkatlice bakıldığında da sizce aynı anlamı çıkarabilir miyiz?
Sığınak, beslenme ihtiyacı vb. ihtiyaçlar gibi, giyinmek de tüm canlıların gereksinim duyduğu bir ihtiyaçtır. Eski çağlara bakıldığında, farklı hayvan kürklerinin ısınma amaçlı kullanıldığını görürüz. Bulunulan iklime göre bakıldığında bile, farklı hayvanların farklı kürklere sahip olduklarını görürüz…
Moda’nın Kelime Anlamı
Moda: Bir toplumun, sadece giyim tarzı değil, sanat, mimari, edebiyat ve yeme-içme kültürü gibi birçok konuyu da kapsayan, toplumsal bir beğeniye işaret etmektir.
TDK Moda İçin Ne Diyor?
- Değişiklik gereksinimi veya süslenme özentisiyle toplum yaşamına giren geçici yenilik
- Belirli bir süre etkin olan toplumsal beğeni, bir şeye karşı gösterilen aşırı düşkünlük
- Geçici olarak yeniliğe ve toplumsal beğeniye uygun olan
İlgili tanımlardan yola çıkarak, stil, trend, etiket vb. terimlerini de moda için kullanabilir miyiz? Elbette! Tüketim trendi olan çoğu şeyi bu tanımın içine alabilir ve bunu dönemlere ayırabiliriz.
Nusret’in tuz-baharat serpme hareketi, ünlü bir fotbolcunun gol sonrası sevincini paylaşmak için kullandığı semboller, ünlü bir şarkıcının beğenileri, hatta çok sevilen bir dizi, TV programı ya da filmdeki ürün ya da tarzlar bile kısa ya da uzun vadede moda olabilir. Güzel bir yazının ya da kitabın, topluma okuma alışkanlığı kazandırması bile bu tanıma uygun olacaktır.
Moda Tarihi
Kavram, karşımıza ilk kez 1900’lü yıllarda çıkmaktadır. Dönemin terzilerinden Charles Worth, yanında çalıştırdığı, bilgisini paylaştığı Paul Poiret ile kendi atölyelerini açmaya karar verir. Doğu tarzından ilhamlar alan elbiseleri, zaman içerisinde ün kazanır ve gece elbiseleri, kemer stilleri ile nam salarlar.
1902 – Thomas Burbery markasını gabardin üzerine yazdırır ve yine birkaç sene sonra da artık gazetelerde moda ekleri boy göstermeye başlar.
1906 – Guccio Gucci, İtalya’ da ilk şirketini kurar.
1913 – Gabriel Coco Chanel (hala çoğu seveni için tektir) şapka dizaynı ile piyasaya adım atar.
1914 – Chanel, Arthur Boy Chapel desteğiyle de iki butik dükkan açar.
1915 – Salvatore müthiş ayakkabılar üretebilmek için üretime geçer.
1916 – Jeanne Lanvin’ in çiçek motifli kıyafetleri askeri stile ilham verir.
1919 – Chanel Paris’te mağaza açar.
1921 – Chanel No.5 parfümü doğar.
1925 – Gucci ilk meşhur çantasını sevenleriyle buluşturur.
1929 – Charleston trendi
1931 – İtalyan Nina Ricci kozmetik dünyasına Paris’te açtığı butikle hızlı bir giriş yapar.
1932 – Saray sosyetesi ilk mokasen loaferleri giyer.
1933 – Rene Lacoste, timsahlı tişörtleri moda dünyasına salıverir.
1936 – Platform ayakkabılar ve sivri topuklar devreye girer.
1937 – Marie Claire piyasaya girer.
1947 – Marie Claire – podyum, dekolte, etekler ve yeni kadın imajı doğar.
1950 – 50 li yıllarda moda, yeni ayakkabı tasarımları, yeni görünüş ve yeni bir kadın silüetini doğurur.
1960 – Romantik stil, 70li yıllara kadar devam ediyor. Meksika pançoları hatırladınız mı?
1965 – Metal giysiler, Paco Rabanne tarafından üretilerek olaya bambaşka bir bakış açısı kazandırıldı.
1970 – Çingene kıyafetleri ve yeniden Doğu stili trendi Avrupa’da boy gösterir.
1972 – Versace
1980 – Armani
1984 – Donna Karan yine modaya kendi dönemlerinin ve hala korumakta oldukları imzaları atan diğer trend markalardır.
Moda ve Giyim
Güzel görünme ve dikkatleri üzerinde toplama dürtüsü, insanlarda eski çağlardan bu yana sürekli değişen ve gelişen bir duygudur. Daha güzel ve iyiye ulaşma ve arama duygusu, eski bir kıyafetin yerine daha farklı renklerin tercihi ile birlikte de moda ve giyim arasındaki bağlantı resmen başlamıştır.
Sadece bir kıyafete bürünmek yerine, güzel de görünme arzusuyla ortaya çıkan bu kavram, belki de şans eseri de olsa yavaş yavaş modanın ilk adımlarını atmıştır.
Burada amaç, tercih edilen giyim tarzının ille de faydalı olmasından ziyade, aynı zamanda güzel olmasıdır. Yani işin özünde, ısınmak için her ne kadar kalın giysiler tercih etsek de, bunu modaya uygun bir şekilde yapmaya da özen gösteriririz. Lakin, insanoğlu, çekici ve alımlı olmak için kişiliğine ve stiline uygun birşeyler giyerken, bu ihtiyacını da moda ile dışa vurur.
Dünyadan farklı kültürü incelediğimizde de bunu net bir şekilde görebiliriz.
İşte birkaç örnek:
- Fransızların bellerini ince gösterebilmek için kullandıkları korseler, korsajlar ve büyük kalçalara sahip olmak için kullandıklar jüponlar (yastıklar)
- Çinlilerin küçük ayaklara sahip olmak için, 6 yaşından itibaren kullandıkları “altın lotus” adını verdikleri çarıklar
- Tayland’da Padaung kabilesinin kullandığı ve güzel göründüklerine inandıkları uzun boyun halkaları
Moda ve giyim ilişiği, sanayi sonrası devre has bir olgu gibi algılansa da, moda tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Modayı konu alan birçok başlık, özellikle kadım giyimi ile ilgilenmiş ve çoğunlukla bu unsuru ön planda tutmuştur.
Çoğu insan için bir “gariplikler silsilesi” olan moda, her ne kadar kapitalist sistemin vazgeçilmezlerinden olsa da, toplumsal yaşamın her alanında gözlemlemek mümkündür. Kullandığınız otomobilden, giydiğiniz kot pantolonun kesimine, ayakkabıdan, oturduğunuz evin kendisi ve özellerine, çocuklarınızı kayıt ettirdiğiniz okuldan, piyango bileti aldığınız bayiye kadar her alanda görebilirsiniz. Bu bağlamda moda ve giyim, her ne kadar akla ilk gelen çiftimiz olsa da, modanın birden çok mevsimlik ve ömürlük aşkı vardır.
Günümüz köyleri dahi modayı kendilerine özgü bir biçimde takip ederken, daha geleneksel topluluklara baktığımızda, diyelim ki kabileler, modayı takip etmezler. Giysilerin toplumda bir rolü vardır, statüsü vardır ya da sadece öyle alışılagelmiştir. Kıyafette yapılan ufak tefek değişiklikler çoğu zaman göze batmaz bile…
Şirketler, reklamlar ve bilinç altımıza bizim iznimiz olmadan işlenen gizli reklamlar (bir mağazada çalan müzik, tv reklamında arka planda kalan bir ürün ya da arka plana gizlenmiş bir üçüncü ses) çoğu zaman duyup görmediğimizi iddia etsek de, bilinçaltımıza işlenirken, öyle hikayeler ve gelenekler vardır ki günümüze değin ulaşmıştır.
Mesela Fontage stili saç modasının, Fransa’da 13 yüzyılda, bir av partisinde attan düşen matmazel Fontage’ın sadece saçlarını toplamak için kullandığı çorap lastiğinden geldiğini biliyor muydunuz?
Ya da erkeklerin yaka çiçeğinin, İngiltere Prensi’ne, Galle’de güzel bir kadın tarafından hediye edilen bir çiçeğin, yakasına o an iliştirmek istemesiyle ceketine çakıyla bir delik açarak, aslında yaka çiçeği modasını başlattığını hiç duymuş muydunuz?
Son olarak, ünlü modası Chanel’in, gaz ocağı patlaması sonucu geçirdiği bir kaza ile uzun saçlarının yanması ve aslında bir kısa saç modası başlattığını biliyor muydunuz?
İşte, çoğu zaman uzun ömürlü olmayan modayı, aslında bir kısır döngü olarak düşünürsek, çocuklarımıza bazı giyim mirasları da bırakabiliriz. Zira aynı giysiyi, 30 yıl sonra daha ilginç bulabilir, 50 yıl sonra ise müthiş ve nadide bir eser olarak düşünebiliriz.
Bugün Moda ve Giyim
İnsanlar, moda ve giyim konusunda ne istediklerinin artık daha çok farkındalar ve modayı amansız bir yarıştan ziyade, sadece şık görünmek için bir araç olarak görüyorlar. Tarih içinde devinimler geçiren bu dal, kimine göre ekonomik, kimine göre ise daha ziyade bir sanat ürünüdür. Ekonomik boyutu daha ziyade tekstil ürünü olan giysilerin fiyat ve kalitesiyle ve diğer birçok farklı ve önemli faktörlerle ölçülmekte. Peki, tarih içinde moda algısı nasıl değişmiş, bugün nerede ve gelecekte neler olabilir?
Moda gardrobunuzdaki eski bir kıyafet olabilir ya da sizin yeni aldığınız bir elbiseyi kuvvetle muhtemel ileride moda olması umuduyla çocuklarınıza saklamanız da olabilir. Bu aynı zamanda bir yatırımdır. Her mevsim farklı olmakla birlikte, sonbahar yaprakları kadar eski ve tatlı, ilkbaharda açan çicekler kadar heyecan verici lakin geçici olabilir. Günümüzde modayı tetikleyen medya, popüler kültür vb. birçok farklı etken olmakla birlikte, bu etkenlerden sadece biri ya da birkaçı büyük bir kitleye benzer renkler, desenler ve ya kalitede tek tip bir ürüne yönlendirebilirken, Fransız imparatoriçesi Eugenie’yi de yaklaşık 80 sene öncesinde Süveyş kanalının açılışına katılmak için yanında 250 kıyafetle beraber seyahat etmesine de neden olan aynı şeydir.
Aslında Fransız İmparatoriçesi’nden de eskidir moda. İnsanlık tarihi boyunca onları takip etmiş, hatta kimilerine göre ilk insanla beraber doğmuştur. Neolitik dönemde Çatalhöyük’ün tanrıça heykeli Kybele’nin rengi bile kadını simgeleyen ve bugün hala kullanılan pembe renk bile bunun bir parçasıdır. Biz her ne kadar “takip etmiyorum” “ilgilenmiyorum” desek de, aslında o bizimle beraber gizlice yol almıştır hep.
Bugün durum çok daha farklı. İnsanların şık giyinme arzusu da artık daha eski bir alışkanlık ya da öncelik olmaktan çıktı. Dolayısıyla bu kadar hızlı değişen ama özünde hep aynı kalan birşey için, modacıların da bugünün dünyasına farklı bir bakış açısı getirmeleri gerektiğini ortaya koydu ve vakit kaybetmeden, yeni ürünler yerine, imajlar aracılığıyla (yukarıda bahsettiğimiz medya vb. ile de) mesajlarını çok net bir biçimde ortaya koymaya başladılar.
Konuyu biraz açmak gerekirse, artık bu işin piri olmuş ve bu felsefeye gönül vermiş insanlar, sizlere yeni bir kıyafet yerine bir tema sunuyor. Sevdiğiniz bir müzik grubu, bir destinasyon, mevsim, karakter ya da herhangi bir tema… Konu tamamen bunun üzerine kuruluyor ve siz bu temayı çıplak gözle daha defile bitmeden satın almış oluyorsunuz. Yeni imaj, yeni saç stili, yeni ayakkabılar vs. derken, o temayı yaşamaya başlıyorsunuz. Aksesuarlar, eşyalar ve aklınıza gelebilecek herşey…
Böylece siz vitrinlerde kaybolmadan, herşey ayağınıza geliyor. Çok hızlı mı tüketiyoruz? Tartışmaya açık değil. Bugün uygulanan bu strateji mecburi istikamet miydi yoksa yine modanın evrimi mi? Tartışmaya açık. Lakin şu bir gerçek ki eskiye nazaran daha kolay pazarlanabilmekte…
Çok hızlı tüketiyoruz… İnternetten nasibini diğer herşey gibi o da almış durumda. Haberler, koleksiyonlar, bilgi ve ilgili ne varsa bugün bu bilgiye ulaşmak çok kolay. Peki 20 yıl içerisinde sizce nerede olacak? Eski şapkayı hatırlayın…